Erbey ‘Tucholsky Ödülü’nü Kobanê direnişine adadı

Erbey ‘Tucholsky Ödülü’nü Kobanê direnişine adadı

İsveç PEN Kulubü’nün 2014 ylı ‘Tucholsky Ödülü’nü layık gördüğü Avukat-Yazar ve insan hakları savunucusu Muharrem Erbey, Stockholm’de düzenlenen ve İsveç Kültür Bakanı Alice Bah Kuhnke’nin de hazır bulunduğu törende yaptığı konuşmada, ödülünü cezaevinde bulunan siyasi tutsaklar adına aldığını ve Kobanê direnişine adadığını söyledi.

“15 Kasım Hapisteki Yazarlar Günü”nde düzenlenen ve sunuculuğunu Yazar Eric Schüldt’in yaptığı ödül töreni, İsveçli sanatçılar Anders Lagerqvist ve Mats Widlund’un ünlü besteci Johannes Brahms’ın “Özgür ama yanlız” eserini violin ve pianoyla çalmalarıyla başladı.

İsveçli Yazar Kristina Sandberg, Erbey’in cezaevinde iken yolladığı KCK operasyonları, cezaevi koşulları ve mahkemede yaşanan hukuksuzları anlatan mektubunu İsveçce okuduktan sonra İsveç PEN Kulubü Başkanı Ola Larsmo günün anlam ve önemini anlatan bir konuşma yaptı.

İsveç PEN’i temsilen Amed’deki KCK duruşmalarına gözlemci olarak katılan Yazar Fırat Ceweri, törende yaptığı konuşmada mahkedeki izlenimlerini katılımcılarla paylaştı. PEN üyesi diğer yazarlarla birlikte katıldığı dört duruşmada adeletli bir yargılamanın yapılmadığını, tutsaklarının ana dillerinde savunma yapmalarının engellendiğine tanıklık ettiklerini belirten  Fırat, bu durumu İsveç ve Türk yetkililere ilettiklerini belirtti ve KCK davasını siyasi  davalar olarak niteledi.

İSVEÇ KÜLTÜR BAKANI KÜRTÇE KONUŞTU

Daha sonra sahneye davet edilen Erbey’e ödülünü İsveç Kültür Bakanı Alice Bah Kuhnke verdi.  Kuhnke, önce Kürtçe daha sonra İsveçce ‘Dilsel ve sosyal çalışmalarıyla barışcıl araçlarla kendi dilini ve azınlıkların kültürel haklarını savunduğu’ için Erbey’in ödüle layık görüldüğünü ve ödülü bizzat vermekten onur duyduğunu söyledi.

Konuşmasında DAİŞ çetelerinin Kobanê’de, AKP İktidarının Türkiye ve Kürdistan’da Kürtlere yönelik baskı ve saldırılarına dikkat çeken Erbey, ödülü cezaevindeki tutsaklar adına aldığını ve Kobanê direnişine adadığını söyledi.

Kürtçe yaptığı konuşmasında cezaevlerine girmeden önce İnsan Hakları Derneği bünyesinde sürdürdüğü çalışmaları ve cezaevindeki yaşamı özetleyen Erbey, konuşmasının son bölümünü Kürt ve Türk Halklarının kardeşliği için Türkçe yapacağını söyledi.

29. İSYANLA DÜNYA KÜRT SORUNA HAKKINDA BİLGİ SAHİBİ OLDU

Kürt sorununun 200 yıldan beri  süren bir sorun olduğunu, hem Osmanlı hem de Türkiye Cumhuriyeti döneminde sorunun çözülmemesi için ilkel yöntemlerin kullanıldığını söyleyen Erbey, “40 milyonluk halkın dili, kültürü ve kimliği hep yadsındı ve yok sayıldı. Son 200 yıl içinde, 1984 yılında PKK’nın başlattığı 29. isyanla hem Türkiye, hem Orta-Doğu hem de dünya Kürt sorunu hakkında bilgi sahibi oldu” şeklinde konuştu.

Kürtlerin tarih boyunca yaşadıkları ülkelerde diğer haklarla barış içinde yaşadıklarını, devletlerle çatışmayı değil uzlaşmayı yeğlediklerini söyleyen Erbey, “40 milyon nufusu olmasına rağmen dünyada ne yazık ki devleti olmayan tek halk Kürtlerdir. Kürtler kendi dillerini, haklarını ve özgürlüklerini  özgürce okullarda okutamıyorlar. Diyarbakır’da tek bir Çinli olmamasına rağmen Çince okul açma imkanı varken 20 milyon Kürdün yaşadığı Türkiye’de okul açma hakkımız yok” dedi.

Erbey, bir insan hakları savunucusu olarak hiç bir zaman şiddetten yana olmadığını ve Kürt sorununun barışcıl yönetemlerle çözülmesi için mücadele ettiğini, ancak bir sabah kapısına dayanan polislerin kendisini gözaltına aldıklarını ve 4,5 yıl cezaevinde tutulduğunu hatırlattı.

BARIŞ SÜRECİNDE HÜKÜMET HENÜZ ADIM ATMADI

Kendisinin ve KCK davasında yargılanan arkadaşların çoğunun bırakılmasına rağmen cezaevinde çok sayıda siyasi tutsak bulunduğunu ve bunlardan 624’nün ağır hasta olduğunu söyleyen Erbey, “Her yıl 200 civarında insan cezaevlerinde yaşamını yitiriyor. 2 yıl önce başlayan barış sürecinde henüz hükümet adım atmadı. Sayın Öcalan’la İmralı’da yaptığı görüşmelerde alınan kararların hiç birini yerine getirmiyor. Öclan’ın avukatlarıyla görüşmesi yasak. Ailesiyle sağlıklı görüş olmuyor. Hükümet ısrarlı bir şekilde Kürt siyasal hareketini dizayn etmeye çalışıyor. Türk devleti karşısındaki Kürt Halkının temsilcilerini dönüştürme çabasından vaz geçip onların taleplerini dinlemelidir. Hükümetin halkların kardeşliğini ve iki halkın bir arada yaşamasının koşullarını yaratan kararlar alması gerekir” dedi.

ANADİL EĞİTİMİNİN İNKAR EDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ

Ödül töreninden sonra Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırılar hakkında ne düşündüğü sorusunu yönelttiğimiz İsveç Kültür Bakanı Alice Bah Kuhnke, insan haklarına dünyanın her tarafında olduğu gibi Türkiye’de de saygı gösterilmesi gerektiğini belirttikten sonra  “Erbey’in yaşadıkları ve anlattıkları bizlerin özgürlükler için devletlere, insan haklarına saygı göstermeyen liderlere yönelik baskı yapmamızın önemini ortaya koyuyor” dedi.

Gazetecilerin hala cezaevlerinde tutulmalarının kabul edilemeyeceğini söyleyen Kuhnke, gazetecilerinin özgürlüklerine kavuşabilmeleri için PEN’in yanı sıra İsveç Hükümeti’ne de görev düştüğünü ifade etti.

Kürt sorunu konusundaki düşüncelerini ise, “İnsanların ana dilde eğitim hakkının inkar edilmesi korkunç bir şey. Bu temel bir haktır ve bu hakkın inkar edilmesini asla kabul edemeyiz. Tüm insanların kendi dil ve kültürlerini geliştirme hakları var. Bu tartışılamaz” cümleleriyle dile getirdi.