Kosret Resul: IŞİD’e karşı Kürtler birlik olmalı

Kosret Resul: IŞİD’e karşı Kürtler birlik olmalı

YNK Genel Sekreteri Kosret Resul, ulusal birliğe her zamankinden daha yakın olunduğunu belirterek, “Her yerde ortak tutum sahibi olmalıyız. En önemlisi de ulusal birlik kongresini toplamaktır” dedi. Resul, gerillanın Güney savunmasını da hatırlatarak, “Rojava’yı sahiplenemedik. Biz de Rojava’yı savunmalıyız” dedi.

IŞİD’in Rojava ardından Güney Kürdistan’a saldırısı ve HPG ile YPG güçlerinin Güney savunması ardından ulusal birlik konuları daha fazla tartışılır, ulusal birlik ihtiyacı daha fazla görünür hale gelmeye başladı. “Her zamankinden daha fazla birliğe yakınız” diyen YNK Genel Sekreter Yardımcısı Kosret Resul, “Kürt sorunu birdir. Kuzeyi, Güneyi, Doğusu ve Rojavası yoktur. Sorunlarımız aynıdır” ifadesini kullandı. IŞİD saldırıları ilk başladığında Rojava’yı yeterince sahiplenmediklerinin özeleştirisini veren Resul, Güney’de birçok Kürt örgütünün ortak cephede savaştıklarını hatırlattı; “biz de Rojava’yı savunmalıyız. Her yerde ortak tutum sahibi olmalıyız. En önemlisi de ulusal birlik kongresini toplamaktır” diye konuştu.

YNK Genel Sekreter Yardımcısı Kosret Resul, IŞİD terörü, bölgesel ve uluslararası güçlerin tutumu, ulusal birlik, YNK ve Irak Hükümeti’nin durumu, Kuzey Kürdistan’daki çözüm süreci başlıklarında ANF’nin sorularını yanıtladı.

İşlediği insanlık suçları ile gündeme giren IŞİD’i nasıl tanımlıyorsunuz. Kurucu unsurları, destekçileri, tabanı ve bileşenleri ve askeri gücüne bakıldığında sizin kafanızda şekillenen nedir?

İslami gelenekten geldiğini iddia eden ancak ahlak ve insanlık dışı eylemleriyle bilinen DAİŞ şimdi de Kürt halkının başına bela olmuş durumda. Bu nedenle Kürt halkının her parçada birlikte DAİŞ’e karşı mücadele etmesi gerekiyor. Demokrasi ve insan haklarından yana olan herkesin birlik içinde vereceği mücadele ile DAİŞ’i ortadan kaldırabiliriz.

BUNLARIN İSLAMİYETLE ALAKASI YOK

DAİŞ’i askeri ve ekonomik anlamda kimler destekliyor?

Kuşkusuz dünya ve bölge de İslami akımların etkisi var. Bölgeyi etkileyen İslami devlet anlayışı tehlikeli bir konuma gelmiş durumda. Uluslar ve insan hakları için tehdit durumundadır. Bana göre bu oluşum, dış devletlerin desteği ile gelişiyor. Bunlar bölgede kaos yaratarak kendilerine göre bölgeyi dizayn etmek istiyorlar. Nasıl ki Taliban kısa sürede Afganistan’ı ele geçirdi. Eğer burada Kürtler direnmeseydi, burayı da ele geçirmişlerdi.

İslamiyet ve DAİŞ ayrı şeylerdir. Müslüman olan halkın malına el koymaz.  Canına kıymaz. Namusuna el uzatamaz. İnsanların başını keserek halklara saygısızlık yapıyorlar. Bunlar Müslüman olamaz. Zaten katılımların çoğu dışarıdan; gelip burada insanlığın değerlerine saldırıyorlar. Bunların İslamiyetle hiç ilgileri yoktur.

 Türkiye, İran, Irak ve Suriye'nin DAİŞ ile ilişkisi, tutumu ve yaklaşımını nasıl görüyorsunuz?

 İran’ın tutumu iyiydi. Karşılıksız bize yardım etti. Suriye’nin durumu halen net değil. Benim muhalefet ve diğer taraflara ilişkin ayrı düşüncelerim var. Suriye’nin tutumunu tam olarak bilmiyorum. Kürtlere yaklaşımı daha olumlu olmalıydı. DAİŞ ilk etapta bir vali tayin etti. Ancak daha sonra onu da değiştirdiler. Anlaşılıyor ki en ufak düşünce farklılığını dahi kabul etmiyorlar. Bana göre bu süreçte dost dediklerimiz DAİŞ’e karşı ciddi tutum sahibi olmalıydılar.

Musul'un el değiştirmesi ve DAİŞ'in Kürdistan ile Irak arasındaki tartışmalı bölgelere saldırıya geçmesi nasıl bir stratejik hedefin sonucuydu?

Tam olarak bilmiyorum ancak genel yapılan değerlendirmeye göre Eski BAAS’lılar, Maliki hükümetini devirerek DAİŞ ile ittifak içinde bir rejim kurmak istediler.   

HAZIRLIKLI DEĞİLDİK

Başta bazı Kürt örgütleri DAİŞ’in gelişine sessiz kaldı hatta olumlu görenler oldu. Başlangıçtaki tutum yeterli miydi?

Biz YNK olarak hiç bir şekilde böyle bir değerlendirme yapmadık. Kürt halkı hiç bir zaman terör örgütlerinin dostu olarak kendini görmez. Hiç bir şekilde ilişki içinde olamayız. Kürdistan’a saldırmasalardı yine terörist olarak görecektik. 

Bana göre Şengal katliamı Halepçe katliamından büyük değil ise de küçük de değil. Ne yazık ki halkımız bir trajedi yaşadı. Hazırlıklı değildik. DAİŞ’in din ve insanlık dışı gerçekliğine göre hazırlıklı olmalıydık. Ancak şimdi Şengal halkımızın yeniden yerine, yurduna dönebilmesi için Şengal’i özgürleştirme planı yapmalıyız.

ROJAVA’YI SAHİPLENMELİYDİK

DAİŞ, ilk olarak Rojava'da saldırdığında hem Güney Kürdistan halkında hem de Federe Kürdistan yönetiminde sessizlik hakimdi. Rutin kınama açıklamaları bile yapılmadı. Sizce neden böyle bir kayıtsızlık hakimdi?

Kürt halkı neden bir şey elde edemiyor?  Çünkü birliği yok. Ortak reflekse sahip değil. Bu büyük kaybettiriyor. Şimdi dünya da 3 milyon nüfusu olupta devleti olmayan bir halk var mı? Dünyada öyle bir halk yok. Rojava’yı sahiplenmeliydik. Ortak ses ve birliğin olmayışından dolayı sahiplenme de olmadı. Bu çok kötü. Kürt sorunu birdir. Kuzeyi, Güneyi, Doğusu ve Rojavası yoktur. Sorunlarımız aynıdır. Kürtler zorla dört parçaya bölünmüş. Birinci dünya savaşında aynı cephede yer alanlar Kürtleri bu hale getirdiler.

Şimdi son olarak IŞİD’e karşı birçok Kürt örgüt YNK, PKK, YPG, KDP, KOMALA, demokrat örgütler aynı cephede savaştılar. Bu çok önemli bir gelişmedir.

Sizce Türkiye'nin IŞİD’e karşı hem uluslararası koalisyona katılmaması hem Güney Kürdistan'a saldırıları duymazdan gelmesi hem de Rojava'ya karşı IŞİD’i desteklediği iddialarına açıklık getirmemesi nasıl anlaşılmalı?

Anlamaya çalışalım gerçekten gerekçe olarak konsoloslukta rehin alınan kişileri bahane olarak gösteriyor. Bu ciddi bir gerekçe değil bana göre. DAİŞ’e karşı tutumunda daha aktif olabilmeliydi.

KENDİ ÇIKARLARINI SAVUNUYORLAR

Peki ya IŞİD’e karşı uluslararası destek?

İlk defa uluslararası düzeyde Kürtler için önemli bir destek sunuldu DAİŞ terörüne karşı. Örneğin Amerika bile Peşmergeler için kahraman ve yetenekli dedi. Bu bizim için çok önemlidir. Peşmerge genel Kürt halkının savaşan gücüdür. Herhangi bir partiye ait değildir. Bugün bize ait yarın sizin ya da başka bir partinin üyesi olabilir.

Yaklaşık iki yıldır Rojava’ya dönük saldırılara karşı dünya sessiz kaldı. Ancak Güney Kürdistan’a saldırı olduğunda sessizlik bozuluyor gibi. Bunu neye bağlıyorsunuz burada ekonomi ve siyasi çıkarlar mı konuşuyor?

 Aynen öyledir. Bir taşla iki kuş vurma misali. Bir yandan “Biz Kürtlere yardım ediyoruz” diyor. Kendilerini demokrat ve insan hakları savunucusu olarak gösteriyorlar. Aslında kendi çıkarlarını savunuyorlar. Tıpkı Güney Kürdistan’daki petrol şirket sahipleri gibi. Yani nedenlerinden biri petrol yataklarını korumaktır. 

BİZ DE ROJAVA’YI SAVUNMALIYIZ

Şengal sonrası HPG ve YPG güçlerinin de Güney'deki savaşa katıldığı görüldü. Sizce bunun gelecek açısında nasıl bir anlamı oldu ve bunun üzerine ortak bir stratejiye doğru yol almak mümkün mü?

Bu kadar Kürt örgütünü aynı cephede savaşması şunu gösteriyor. Kürt sorunu bütün Kürtleri ilgilendiriyor.  Bir halkın acıları, umutları aynı olursa ulusal duyguları da aynı olur. Bu, birlik oluşturdu. (HPG ve YPG) Halkını korudular. Biz de Rojava’yı savunmalıyız. Her yerde ortak tutum sahibi olmalıyız. En önemlisi de ulusal birlik kongresini toplamaktır.

Bir dönemler KDP ile YNK arasında strateji bir anlaşma vardı. Bu anlaşmanın geçerliliğini yitirdiği söyleniyor. Bu anlaşma neden bozuldu?

 Biz Irak Kürtleri olarak uzun süre iç savaşlar yaşadık. Bunun bir daha tekrarlanmaması ve duyarlılığın sağlanması için ortak bir çerçevede bir anlaşmaya gittik. O anlaşma olmasaydı Irak anayasasında Kürtlerin istekleri kabul edilmezdi. O zamanlar Kürtlerin duruşu daha güçlüydü. Bu anlaşma iki büyük örgüt arasında idi. Ancak bu anlaşma giderek zayıfladı. Aslında yeniden Kürt örgütlerin bir araya gelip çelişkileri çözerek ortak değerleri yükseltmemiz lazım.

HÜKÜMET ORTAKLIĞI VE YNK’NİN DURUMU

Hükümet bileşeni olarak ortağınızın dış politika ve ekonomik anlaşmalar konusundaki tasarruflarından memnun musunuz?

   Biz genelde tarafların fikirlerinin tartışıldığı görüşmelerden yanayız. Basına açık yapmıyoruz. Bu ne bizim çıkarımıza ne de Kürt halkının çıkarınadır. Eleştirilerimiz de var. Yüzde yüz razı değiliz. Biz diyalog ve tartışma ile halkımızın çıkarına uygun çalışmalar yürütmek istiyoruz. Örneğin kardeşler arasında da çelişkiler çıkıyor. Bazıları sadece kendisi karar mekanizması olmak ister. Ama öyle olmamalı.

Özellikle Güney Kürdistan'daki bazı medya organları, YNK'nin içinde kronik sorunlardan söz ediyor. “İç çelişkiler var, bölünüyor”  gibi iddialar var. Bunun gerçeklik payı ne?

Kuşkusuz her örgütün iç sorunları olur. Biraz abartılıyor. Sorunlarımızın olmadığını söylemiyorum. Burada da var.  Avrupa da var.  YNK’nin kuruluşu gruplarla oldu. Ancak herkesten çok biz birliğin bozulmasında rahatsız olmalıyız.  Çünkü YNK iftihar duyulacak yeni bir güçtür. Doğru siyasetinden dolayı daha da gelişmiştir. Peşmergelerimiz yetenekli, bağlı ve mücadeleciydi. Eğer şimdi yöneticileri anlaşmasalar yanlışa girerler. Bu nedenle kendimizi gözden geçirerek toparlanmamız lazım.

Irak hükümetinin kurulmasıyla birlikte IŞİD’in durumu ne olacak. Kürtler nasıl bir güçle, ağırlığıyla bu hükümette yer aldı.

IŞİD giderek ortadan kalkıyor. Eğer Kürtler, Sünniler ve Şiiler arasında sorunlar olursa bu tür örgütler ondan istifade edeceklerdir. Bu iyi bir durum değildir. Sünnilerin durumlarının net olmamasının sebebi öncüsüzlükten kaynaklanıyor. Saddam sürecinde daha derli topluydu. Şimdi dağınık ve farklı tutumlara sahipler. Bu da gidişatı olumsuz etkiliyor. Şiilerin ise tutumları daha net ve ortaktırlar.

HER ZAMANKİNDEN DAHA FAZLA BİRLİĞE YAKINIZ

Bilindiği gibi Kürdistan’a dönük saldırı ve tehditler söz konusu. Burada en büyük zaaf Kürtlerin birlik olamayışı. Kürt Ulusal Kongresinin gerçekleşmesi için mesajınız var mı?

Kürtlerin artık ortak cephede birliğe gitmesi ve birbirini kabul etmesi lazım. Bu düşmanlarımız için kendimizi öldürtmekten daha iyidir. Şimdi her zamankinden daha çok birliğe yakınız.  Kongrenin bir an önce yapılması lazım böylece Kürt halkının istemleri doğrultusunda ortaklaşabiliriz.

KÖKLÜ ÇÖZÜM İÇİN ÖCALAN’IN ÖZGÜRLEŞMESİ GEREKİYOR

Son olarak Kuzey Kürdistan’da Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan’ın çabasıyla başlayan bir ‘demokratik çözüm süreci’ var. Bu süreç Güney Kürdistan’dan nasıl görünüyor?

 Erdoğan ve AKP’nin basına söyledikleri var. Ancak bunlar sözde kalmamalı bir an önce pratikleşmesi gerekiyor. Aslında Kürt sorununun köklü çözümü için Başkan Apo’nun bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerekiyor. Eğer onlar halen 50 yıl öncesi gibi Kürtleri kandırabileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. Artık yeni durumlarla karşı karşıyayız. Gençlerimiz her yerde aktifler. Büyük, yeni bir anlayışa sahip peşmerge ve gerillalarımız var. Kürtlerin devletleşme koşulları da şu an mevcuttur. Şimdi devlet kuralım demiyoruz, ancak uluslararası insan hakları çerçevesinde Kürt ulusu olarak temel haklarımızı elde etmek istiyoruz. Aynı şekilde anadilimizin özgürleşmesini istiyoruz. Kürt halkının çoğunluğu Kuzey Kürdistan’da yaşıyor. Buna göre de, Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin devletin çözümü kolaylaştırması lazım.