'Yüreğimizi mazlum bir halka ve temiz topraklara hediye ettik'

'Yüreğimizi mazlum bir halka ve temiz topraklara hediye ettik'

Rojava'da 4 yıldır gerçekleşen devrim süreci ile birlikte birçok anne evladını yitirdi. Kürt halkına ait dört parça Kürdistan topraklarında Kürt halkının özgürlüğü için çok sayıda anne çocuğunu yitirmiş ve hala birçok anne yitirdiği çocuğunun cenazesini aramakta. Hala birçok anne çocuğunun kemiklerini bulmak için mezarların başında buluşmaktadır. Ve bir gün çocuğu çıkıp gelecek diye yolları gözlemektedir.

Bunlardan biri de 11 ay önce çocuğunu Til Hemis'te yitiren Bedriye Huso. Soze’nin her şeyden sakındıklarını belirten anne Huso, "Çocukken top oynamayı ve bisikleti çok severdi. Belirli bir yaştan sonra ona bisiklet aldık. Okula başladığında küçük olduğu için ablası onu koruyordu. Hepimizin göz bebeği idi" diyor.

Çocuğuna büyük bir özlemle duyan anne Huso, şunları dile getiriyor: "Çocuklar onu dövmesin diye bazen okulun önüne gidip saatlerce onun oyun oynamasını beklerdim. Eğitimi ile çok ilgileniyordum. Sürekli onun bir meslek sahibi olmasını istediğimi söylerdim" diye belirtti. Şehit Soze'nin mahalledeki herkes tarafından çok sevildiğini söyleyen anne Huso,"İnsanlara karşı çok saygılıydı. Hem okula gidiyor hem de babasıyla birlikte traktör üzerinde çalışıyordu. Her işe atılıyordu. Liseden sonra, Hasekê'de yüksekokulu bitirdi. Çok ahlaklı ve temiz idi."

ÖN CEPHEDE HEP O VARDI’

Rojava Devrimiyle birlikte çocuğunun devrim çalışmalarına katıldığını belirten Bedriye Huso, "Onlarla birlikte ön cephede savaşmaya gidiyordu. YPG'ye katılmadan önce de sürekli arkadaşlarla çalışıyordu. YXG'de çalışıyordu. Ön cephelerde hep o vardı" diyor.

Çocuğuna çalışmaları bırakması için sık sık şaka yaptığını söyleyen anne Huso bir ansını şöyle anlatıyor: "Bir gün Soze'ye sana bir araba alacağım, düğün yapacağım dedim. Artık ön cephede savaşmaya gitme. Soze bana, ‘ben düğün, araba istemiyorum ve asla arkadaşlarla çalışmayı bırakamam’ dedi"

Çocuğunun hem çalışmalarda yer aldığını hem de işyerinde çalıştığını dile getiren anne Huso, "Oğlum emeğini arkadaşlarıyla paylaşırdı. Arkadaşlarına değer verirdi. Birde motoru vardı çok severdi" diye belirtti.

'EVE HER GELDİĞİNDE HEYCANLANIRDIM’

Acı bir tebessümle oğlunun eve her gelişinde elinde tülbendi ile kapıya koştuğunu vurgulayan anne Huso, "Her geldiğinde heyecanlanıyordum. Her seferinde sanki eve yeni geliyormuş gibi hissediyordum. Onun sevdiği yemekleri yapıp gelmesini beklerdim. Yemeğini yedikten sonra anne çocukluğumda olduğu gibi üstümü ört derdi. O günleri özledim" diye duygularını dile getiriyor.

Yaşının küçük olmasına rağmen kendilerini yol ve yöntem gösterdiğini ifade eden anne Huso, çocuğunun kimseye haksızlık etmediğini ve çok duygusal olduğunu söyledi.

HER ŞEHİT OLAN GENÇ BENİM ÇOCUĞUM

Kürt annelerinin Kürdistan'ın dört parçasında aynı acıları çektiklerini belirten anne Huso, devamla şunları ifade etti: "Burada şehit olan her gence kendi çocuğum gibi sarılıyorum. Benim çocuğumun mezarı yok ama şehitliğe her gittiğimde ailesi burada olmayan şehitlerin mezarı başına gidip mezar taşlarını okşuyorum. Benim çocuğumun mezarı yok. Ancak şehitlerin hepsi benim çocuğum.”

‘ORTAK BİRÇOK YANIMIZ VARDI’

Çocuğuyla ortak birçok yanının olduğunu vurgulayan anne Huso, "Aynı yemekleri seviyorduk. Ayranı çok severdi. Soze şehit olduktan yemin ettim. Ayran içmeyeceğim. Soze yeşil, kırmızı, sarı renkleri takamadı ben de takmayacağım. Ölünceye kadar saçıma kına yakmayacağım, gözüme sürme çekmeyeceğim" dedi.

'GÖZÜM HEP YOLLARDA BİR GÜN ÇIKIP GELECEK’

Oğlunun kapıdan her çıktığında kendisini uğurladığını vurgulayan anne Huso, oğlunun kendisine ‘Bu kapıdan her çıktığımda sen üzüldüğünde benim dizlerimin bağı çözülüyor. Beni uğurlarken gülmeni istiyorum" sözlerinden sonra öyle davranmadığını söyledi.

Bir akşam çocuğunun arkadaşlarıyla birlikte Til Hemis’te yaşamını yitirdiğini duyduğunda yüreğinden bir parçanın koptuğunu dile getiren anne Huso, "11 aydır Soze'nin cenazesi yok. O’nunla birlikte şehit düşenlerin içine baktım onların içinde de yoktu. Gözüm hep yollarda bir gün çıkıp gelecek diye bekliyorum. Keşke bir saat onu kucaklayabilseydim. Ölünceye kadar Soze'yi arayacağım o hasret hep içimde kalacak" diye belirtti.

'BENİM ÇOCUĞUM ÖLMEDİ TOPRAĞINI TERK EDENLER ÖLMÜŞTÜR'

Çocuğuyla birlikte çalıştıklarını ve birlikte zor günler yaşadıklarını dile getiren Baba Ekrem Îbrahîm, "Soze dürüst ve merhametli bir insandı. Çıkarsız iş yapıyordu. Arkadaşları için canın verecek kadar yürekliydi" dedi.

Çocuğuyla onur duyduklarını söyleyen baba Îbrahîm, "Hiçbir şey evlattan daha tatlı değildir. Ama ülkemizin sevgisi evlat sevgisini geçiyor. Bizde yüreğimizi, mazlum bir halka ve temiz topraklara hediye ettik" diye belirtti.

Çocuklarının YPG'ye katılma isteklerinin önüne geçmediklerini vurgulayan baba Îbrahîm, çünkü çocuklarının şerefli ve namuslu bir yola adım attığını ve bununda kendileri için kutsal olduğunu belirtti. Çocuklarının bütün bir halkın çıkarı için savaştığını vurgulayan baba Îbrahîm, "Benim çocuğum ölmedi. Çocuğunu bu kutsal toprakları korumaktan uzaklaştıranlar ölmüştür" ifadesinde bulundu.

‘KARDEŞİM KÜRTÇEYİ ÇOK SEVİYORDU’

Kardeşinin Kürtçeyi çok sevdiğini dile getirdiğini belirten abla Zozan Îbrahîm, "Birlikte kursa gidiyorduk. Hep bir yarış içindeydik. O çok çabuk öğreniyordu. Ancak ilk aşama bitmeden kardeşim YPG'ye gitti" dedi.

Kursun bitimine doğru kardeşinin şehit olduğunu söyleyen abla Îbrahîm, "Kürtçe derse veren öğretmenler Soze çok seviyordu. Onun Kürtçeye olan ilgisini de biliyorlardı. Şehadetiyle birlikte onun da sertifikasını verdiler" diye konuştu.

Kardeşinin yürüttüğü mücadeleyi devam ettireceklerini söyleyen abla Îbrahîm, kardeşinin sevdiği Kürtçe şiiri okurken duygulu anlar yaşadı.